(Kentçe bakmak arsız bir kendini unutuş
Kendi sesinden uzakta
İçinde bir deliyi beslemek
Dizelerini kırı p yalvarırken tanrıya
Kendi sesinden uzakta
Gözleri görmeyen çukurlarda ölmek
Senin içinden geçen ben değildim
Kimyevi korkulara sürünmüş eskimdi
Boylu boyunca uzanı p eteğinde
Gökyüzüne vuran alevlerine diş geçirdiğim
Benim içimde durmadan yanan sensin ama
Satıcıların ardından dolanı p
Sokaklarında ta sokaklarında
Bir ağrıya dön
Sessizlik! Susunuz
(Yaşlı ve yere batmış kent)
Cehennemin kemik sesleri çarpıyor bulvarlara
Ah neden yüreğime
Bir varmış -ateş ölü su ölü hava ölü
Bir yokmuş -ateş parlak su parlak hava parlak
Ölünce yaşlı bir iskele daha
Kumuyla göçlenirken kıyıdan
Şiirde öldü elimde
Tehdit edercesine sesler yıkıldı
(Unut gitsin çıkamayışlarımı düze)
Nehirleri taşan yüreklerin
Kö prüleri alı p götüren nefesleri
Ve
(Cesareti olan yorgun düşer gecede)
Ölüme geç kalmış bir yolcuyum
nefessizim
artığım
biraz bekleyin duraklar
bana gelirken otobüsler neler getirirdi
bana seslendir
savaşsızım
Gün işlevinin çoğunu kaybeder gecede
Ağlayan kediler gibi
Ben gibi hayvanlar
Neyse
Sokak meydana vardı
Ardıma basarak bıraktığım sessizlik
Bırak uyusun
Ne kadardır korkuyu umursamayalı
Karanlığa sus uyalı ne kadardır
Sanki kenti yağmalayanlardan biriyim ve suçluyum
(ac